İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, yapay zekanın gelişiminde kritik rol oynayan iki öncü bilim insanını Nobel Fizik Ödülü’ne layık gördü. Toronto Üniversitesi’nden emekli profesör Geoffrey Hinton ve Princeton Üniversitesi profesörü John Hopfield, makine öğrenimi ve yapay sinir ağları alanındaki çalışmalarından dolayı bu prestijli ödüle hak kazandı. Akademi, yapay zeka teknolojisinde son yıllarda gerçekleşen büyük atılımların temelini atan bu iki bilim insanının buluşlarını takdir etti.
Yapay Sinir Ağlarının Doğuşu
Hinton ve Hopfield, 1980’lerden itibaren beynin yapısına dayalı olarak geliştirilen yapay sinir ağları üzerinde önemli çalışmalar gerçekleştirdi. Bu çalışmalar, yapay zekanın günümüzdeki başarısının temellerini oluşturdu. Sinir ağları, insan beyninin nöral bağlantılarını taklit ederek yapay zekanın “örnek yoluyla öğrenmesini” sağlar. Günümüzde, bu teknoloji dil işleme, görüntü tanıma ve diğer karmaşık görevlerde sıklıkla kullanılmaktadır.
Geoffrey Hinton, özellikle Boltzmann makinesi adı verilen ve istatistiksel fiziğe dayalı bir model üzerinde yaptığı çalışmalarla tanınıyor. Bu model, belirli veri örneklerini besleyerek eğitilen bir yapıdır ve görüntüleri tanıma veya yeni desenler oluşturma yeteneğine sahiptir. Nobel komitesi, Hinton’un bu alandaki katkılarının makine öğrenimi alanındaki mevcut hızlı gelişmeleri tetiklediğini belirtti.
John Hopfield ise Hopfield ağı olarak bilinen bir yapay sinir ağı modeliyle tanınıyor. Bu ağ, bozuk veya eksik verilerle beslenmiş olsa bile, kaydedilen desenleri yeniden oluşturabilme yeteneğine sahiptir. Fiziksel sistemlerdeki enerji düşüşü prensibine dayalı olarak çalışan bu ağ, yapay zekanın öğrenme süreçlerini derinden etkiledi.
“Yapay Zeka’nın Vaftiz Babası” Hinton’un Endişeleri
Geoffrey Hinton, yapay zeka alanındaki çalışmaları nedeniyle sıklıkla “Yapay Zeka’nın Vaftiz Babası” olarak anılıyor. Ancak Hinton, bu unvanın getirdiği sorumluluğun bilincinde olduğunu belirterek, geliştirdiği teknolojinin yaratabileceği risklere dikkat çekiyor. 2023 yılında Google’daki görevinden ayrılan Hinton, The New York Times’a verdiği bir röportajda yapay zekanın potansiyel tehlikelerine karşı duyduğu endişeleri dile getirmişti. Özellikle kötü niyetli kişilerin bu teknolojiyi zararlı amaçlar için kullanmasını nasıl önleyeceğimizin belirsiz olduğunu vurgulayan Hinton, yapay zekanın kontrolden çıkma riskinin ciddiye alınması gerektiğini ifade etti.
Hinton, Nobel ödülünü kazandıktan sonra Toronto Üniversitesi’nin bir bültenine verdiği demeçte, ödülü beklemediğini ve büyük bir onur duyduğunu söyledi. Bununla birlikte, teknolojinin hem büyük fırsatlar hem de büyük riskler taşıdığını belirterek insanlığın “bizden daha akıllı varlıklar” oluşturmanın ne anlama geldiğine dair deneyiminin olmadığını dile getirdi.
Gelecek İçin Hem Heyecan Hem Kaygı
Hinton, yapay zekanın insanlık için büyük fırsatlar sunabileceğini kabul ederken, teknolojinin yaratacağı olası kötü sonuçlar konusunda da uyarılarda bulundu. Kontrolden çıkma olasılığı olan bir yapay zeka sisteminin, beklenmedik riskler doğurabileceğini söyleyen Hinton, insanlığın bu teknolojiyi nasıl yöneteceği konusunda dikkatli olması gerektiğini vurguladı.
John Hopfield’ın bu konudaki görüşleri henüz net olarak bilinmese de, her iki bilim insanının çalışmaları, yapay zekanın geleceğini şekillendirmeye devam ediyor. Nobel Fizik Ödülü’nü kazanan bu iki öncü bilim insanı, yapay zekanın bugün geldiği noktaya katkı sunarken, aynı zamanda teknolojinin sorumlu kullanımına dair önemli soruları da gündeme getirdi.
Yapay zekanın temellerini atan bu bilim insanlarının çalışmaları, gelecekte de teknolojinin yönünü belirlemeye devam edecek gibi görünüyor.