Avrupa Komisyonu, 2025 yılı itibarıyla çevrimiçi nefret söylemiyle mücadele konusunda önemli bir adım atarak, Meta, Google, TikTok, X ve diğer büyük teknoloji şirketlerinin yükümlülüklerini güçlendiren bir dizi güncellenmiş gönüllü taahhütleri duyurdu. AB yetkililerinin açıklamalarına göre, Facebook, Instagram, X (eski adıyla Twitter), YouTube, TikTok, LinkedIn ve diğer platformlar, çevrimiçi nefret söylemiyle daha etkin bir şekilde mücadele edeceklerine dair yeni bir davranış kurallarını imzaladı.
Güncellenmiş Kurallar Neleri Kapsıyor?
2016 yılında kabul edilen ilk davranış kurallarının güncellenmiş versiyonu olan “Çevrimiçi Yasadışı Nefret Söylemiyle Mücadele Davranış Kuralları+”, platformların çevrimiçi nefret söylemi tespiti, azaltılması ve denetimi konusundaki sorumluluklarını arttırıyor. Yeni düzenlemeler, şirketleri, nefret söylemi bildirimlerini en geç 24 saat içinde incelemeye ve bu içerikleri nasıl ele aldıklarına dair daha fazla şeffaflık göstermeye zorlamakta.
Şirketler ayrıca, çevrimiçi nefret söylemiyle mücadele için bağımsız üçüncü taraf gözlemcilerin platformlarının denetim süreçlerini izlemesine ve değerlendirmesine olanak tanıyacak. Bu, kullanıcılar tarafından yapılan nefret söylemi bildirimlerinin en az üçte ikisinin 24 saat içinde gözden geçirilmesi gerektiği anlamına geliyor.
AB Yetkilileri Yükümlülüklerini İleriye Taşıyor
AB Komiseri Michael McGrath, bu gelişmeye ilişkin yaptığı açıklamada, “Nefret ve kutuplaşma, AB değerleri ve temel haklar için tehdit oluşturuyor ve demokrasilerimizin istikrarını baltalıyor. İnternet, nefret söyleminin olumsuz etkilerini artırıyor. Bu Davranış Kuralları+’nın güçlü bir yanıt sağlamada üzerine düşeni yapacağına inanıyoruz,” ifadelerini kullandı.
Ayrıca AB Teknoloji Komiseri Henna Virkkunen, “Avrupa’da, ister çevrimdışı ister çevrimiçi olsun, yasadışı nefrete yer yoktur. Bu güçlendirilmiş davranış kurallarına olan bağlılıklarını memnuniyetle karşılıyoruz,” dedi. Virkkunen, Dijital Hizmetler Yasası çerçevesinde yapılan bu düzenlemenin, platformların zararlı içeriklerle mücadele etme yükümlülüklerini daha da pekiştirdiğini belirtti.
Şeffaflık ve Otomatik Tespit Araçları
Yeni kurallar, şirketleri, platformlarında nefret söyleminin yayılmasını engellemek için daha etkili otomatik tespit araçları kullanmaya da teşvik ediyor. Şirketler, ayrıca öneri sistemlerinin ve algoritmalarının bu tür içeriği nasıl yönlendirdiğini ve platformlarda nasıl görünür kıldığını açıklamak zorunda kalacaklar. Bu, kullanıcıların şüpheli içeriklere daha hızlı erişmesini sağlayan algoritmaların, potansiyel olarak nefret söylemi yayılmasına neden olabilecek etkilerinin izlenmesini ve raporlanmasını gerektirecek.
Yeni Düzenleme, AB Yasalarına Uyum Sağlıyor
Dijital Hizmetler Yasası, Avrupa’daki teknoloji şirketlerine, platformlarındaki yasadışı içeriği daha hızlı ve etkin bir şekilde kaldırmaları için ek sorumluluklar yüklüyor. Bu güncellenmiş gönüllü taahhütlerin, AB düzenleyicilerinin Dijital Hizmetler Yasası’nı uygulama süreçlerini etkilemesi bekleniyor. Şirketler, yasadışı nefret söylemi konusunda uzmanlaşmış kâr amacı gütmeyen kuruluşlara veya kamu kuruluşlarına, içerik denetim süreçlerinin nasıl işlediği hakkında bilgi sağlama yükümlülüğü taşıyacaklar.
Veri Paylaşımı ve Ülke Bazlı Raporlama
Yeniliklerden bir diğeri ise şirketlerin, platformlarında yayılan nefret söyleminin ırk, etnik köken, din, cinsel kimlik veya cinsel yönelim gibi kategorilere dayalı olarak nasıl sınıflandırıldığını, ülke bazında raporlamaları gerekecek. Bu raporlar, şirketlerin yasadışı içeriği nasıl ele aldığına dair daha derinlemesine bilgi verecek ve AB içindeki kullanıcıların daha güvenli bir dijital ortamda etkileşimde bulunmalarını sağlayacak.
Gönüllü Taahhütler ve Cezai Yükümlülükler
Bu taahhütler, teknik olarak gönüllü olsa da, AB yetkilileri şirketlerin uyum gösterip göstermediğini dikkatle izleyecek. Eğer şirketler, söz konusu davranış kurallarını ihlal ederlerse, cezai yaptırımlar uygulanması söz konusu olmayacak. Ancak, 2022 yılında Elon Musk’ın Twitter’ı (şimdiki X) dezenformasyonla mücadele kurallarından çekmesi gibi, platformların gönüllü taahhütlerden çekilme hakkı da bulunuyor.
Bu gelişme, teknoloji devlerinin, Avrupa’daki dijital platformlarında yasadışı içeriklerle mücadeleye karşı daha sorumlu ve şeffaf olmalarını sağlamayı amaçlayan önemli bir adım olarak kaydedilecek.