Meta’nın yeni politikaları tartışma yaratıyor: İfade özgürlüğü mü, tehlike mi?

Meta’nın bağımsız Güvenlik Danışma Konseyi, şirketin moderasyon politikalarındaki son değişikliklerin çevrimiçi güvenliği zayıflattığını ve siyasi önceliklerin, küresel güvenlik kaygılarının önüne geçtiğini öne sürdü. Konsey, bu değişikliklerin marjinal toplulukları daha fazla risk altına sokabileceği konusunda uyarıyor.

Moderasyon Değişiklikleri ve Eleştiriler

Meta, bu yılın başlarında platformlarında büyük değişiklikler yapacağını duyurdu. CEO Mark Zuckerberg, şirketin içerik denetleme stratejisini yeniden şekillendireceğini, özellikle de bağımsız üçüncü taraf gerçek kontrol programının sonlandırılacağını açıkladı. Bunun yerine, Elon Musk’ın X (eski adıyla Twitter) platformunda uyguladığı Topluluk Notları sistemine benzer bir yöntemi devreye sokacaklarını duyurdu.

Ancak Meta’nın bu hamlesi, güvenlik uzmanları ve insan hakları savunucuları tarafından endişeyle karşılandı. Güvenlik Danışma Konseyi, şirketin içerik moderasyonundaki bu değişikliklerin, özellikle kadınlar, LGBTQIA+ bireyler ve göçmenler gibi marjinal topluluklar için daha büyük riskler doğurabileceğini belirtti. Konsey, Meta’nın platformlarının, yalnızca bireysel kullanıcıları değil, aynı zamanda toplumsal normları da şekillendirme gücüne sahip olduğunu ve bu değişikliklerin yıllarca süren ilerlemeleri baltalayabileceğini savunuyor.

Gerçek Kontrol Programının Sonlandırılması

Meta’nın bağımsız üçüncü taraf gerçek kontrol programı, platformdaki yanlış bilgilerin önüne geçmek için kritik bir rol oynuyordu. Ancak şirket, bunun yerine, kullanıcıların yanlış bilgileri topluca değerlendireceği ve düzelteceği bir sistem olan Topluluk Notları’na güvenmeyi planlıyor. Bu sistemin, kullanıcıların belirli gönderilere açıklayıcı notlar eklemesine ve yanlış bilgilerin düzeltilmesine yardımcı olması bekleniyor.

Ancak uzmanlar, Topluluk Notları’nın etkinliği konusunda şüpheci. Daha önce yapılan araştırmalar, benzer sistemlerin yanlış bilgilere karşı yetersiz kaldığını gösterdi. Örneğin, X platformunda yapılan bir analiz, yanlış seçim bilgilerinin milyarlarca görüntüleme aldığı ve bu gönderilerin büyük bir kısmında Topluluk Notları’nın önerdiği düzeltmelerin eksik olduğunu ortaya koydu.

Konsey, Meta’nın içerik denetiminde bu kadar köklü değişiklikler yaparken, küresel güvenlik risklerini göz önünde bulundurması gerektiğini belirtiyor. Özellikle yapay zekanın hızla yaygınlaştığı bir dönemde, yanlış bilgilerin toplumları doğrudan etkileyebileceği vurgulanıyor.

Nefret Söylemi ve Marjinal Topluluklar İçin Artan Riskler

Meta’nın politika değişiklikleri yalnızca yanlış bilgiyle mücadeleyi değil, aynı zamanda nefret söylemiyle mücadeledeki duruşunu da etkiledi. Şirket, cinsiyet veya cinsel yönelim temelinde insanları aşağılayan içeriklere karşı daha önce aldığı bazı önlemleri gevşetti. Örneğin:

  • Cinsiyet veya cinsel yönelime dayalı olarak bir bireyin akıl hastası ya da anormal olduğu yönündeki iddialar artık yasak kapsamından çıkarıldı.
  • Kullanıcıların kadınlardan bir mülk veya eşya olarak bahsetmesini yasaklayan kural kaldırıldı.
  • Trans ve non-binary bireylere yönelik aşağılayıcı ifadelerle ilgili kısıtlamalar gevşetildi.

Bu tür değişiklikler, marjinal topluluklara karşı çevrimiçi nefret söylemini artırabilir ve güvenli bir dijital ortam yaratma çabalarını baltalayabilir. Konsey, bu tür değişikliklerin kadınları, LGBTQIA+ bireyleri ve göçmenleri hedef alan nefret içeriklerinin daha fazla yayılmasına neden olabileceğini belirtiyor.

Meta’nın Duruşu: İfade Özgürlüğü mü, Kaos mu?

Meta, bu değişiklikleri ifade özgürlüğünü koruma adına yaptığını öne sürüyor. Şirketin savunduğu temel noktalardan biri, platformlarında daha geniş bir tartışma ortamı yaratmak ve kullanıcıların içerikleri daha fazla değerlendirmesine olanak tanımak.

Ancak eleştirmenler, bu yaklaşımın, toplumsal güvenliği riske atabileceğini ve yanlış bilgilerin yayılmasını hızlandırabileceğini öne sürüyor. Facebook’un 2016 ABD Başkanlık Seçimleri sırasında yanlış bilginin yayılmasında oynadığı rol hâlâ tartışılırken, Meta’nın bu konuda daha dikkatli olması gerektiği belirtiliyor.

Güvenlik Danışma Konseyi’nin yayımladığı mektup, Meta’nın “küresel güvenlik zorunlulukları yerine siyasi ideolojilere öncelik verme riski taşıdığını” belirtiyor. Şirketin moderasyon kararlarının yalnızca çevrimiçi dünyayı değil, gerçek hayattaki toplumsal yapıyı da etkileyebileceği vurgulanıyor.

Meta, Güvenlik Kaygılarını Göz Ardı mı Ediyor?

Meta, yeni moderasyon politikalarıyla ifade özgürlüğünü artırmayı hedeflerken, bu değişikliklerin potansiyel zararları göz ardı edilemez. Gerçek kontrol programının kaldırılması, yanlış bilginin yayılmasını hızlandırabilir ve küresel güvenlik risklerini artırabilir. Aynı zamanda, nefret söylemine karşı alınan önlemlerin gevşetilmesi, marjinal toplulukları daha fazla tehlikeye atabilir.

Bu noktada en büyük soru şu: Meta, küresel güvenliği koruma sorumluluğunu üstlenecek mi, yoksa içerik moderasyonu üzerindeki gevşeme politikaları, daha büyük bir kaos ortamı mı yaratacak?

Güvenlik uzmanları ve sivil toplum kuruluşları, Meta’nın kararlarını dikkatle izlemeye devam edecek. Dijital dünyanın en büyük platformlarından biri olan Meta’nın attığı her adım, yalnızca çevrimiçi değil, aynı zamanda toplumsal dinamikleri de doğrudan etkileyebilir.