Meta’da sızıntılar bitmiyor: Zuckerberg’in yakınmaları bile sızdırıldı

Meta CEO’su Mark Zuckerberg, geçtiğimiz Perşembe günü şirket içi bir toplantıda bilgi sızıntılarından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Ancak ironik bir şekilde, bu şikayet de dakikalar içinde internete düştü. Meta’nın güvenlik şefi Guy Rosen, sızdıranların tespit edilmesi halinde işten çıkarılacağını belirten sert bir uyarı yayınladı. Ve evet, bu uyarı da sızdırıldı.

Şirket içindeki bu sızıntılar, sadece bir güvenlik zafiyeti değil, aynı zamanda çalışanların yönetim anlayışına duyduğu güvenin sarsıldığına dair bir işaret olarak görülüyor. Peki, Meta gerçekten sızıntıların önüne geçebilir mi, yoksa bu durum şirketin iç dinamiklerinde daha büyük çatlaklara mı işaret ediyor?

Meta’da Şeffaflık Erozyonu

Zuckerberg, şirket içi toplantılarda açık ve şeffaf olmaya çalıştıklarını ancak konuşmalarının sürekli dışarıya sızdırıldığını ifade etti. Bu nedenle, Meta yönetimi toplantı formatında değişikliklere gitti. Artık çalışanlar sıralanmış soruları göremiyor, canlı yayın esnasında yorum yapamıyor ve riskli sorular toplantılardan çıkarılıyor.

Zuckerberg toplantı sırasında şu ifadeleri kullandı: “Gerçekten açık olmaya çalışıyoruz, ama sonra söylediğim her şey sızıyor. Bu berbat bir şey.”

Ancak Meta CEO’sunun bu sözleri bile dış dünyaya ulaşmaktan kurtulamadı.

Bu gelişmelerin ardından, şirketin güvenlik şefi Guy Rosen, sızıntıların sadece Meta’nın güvenliğini değil, çalışanların motivasyonunu ve şirketin inovasyon kabiliyetini de olumsuz etkilediğini vurgulayan sert bir bildiri yayınladı. Sızıntıların devam etmesi halinde sorumluların işten çıkarılacağını duyurdu. Ancak tahmin edileceği gibi, bu açıklama da hızla internete sızdırıldı.

Sızıntıların Arkasında Ne Var?

Meta’daki bilgi sızıntılarının, Zuckerberg’in son dönemde ABD Başkanı Donald Trump ile gelişen ilişkisiyle bağlantılı olduğu iddiaları gündemde. Şirket, Trump’ın yemin töreni fonuna 1 milyon dolar bağış yaparak, on yılı aşkın süredir sürdürdüğü tarafsız duruşundan belirgin bir sapma gösterdi.

Bu durum özellikle şu açıdan dikkat çekici: Meta, 2021 yılında Kongre baskınını teşvik ettiği gerekçesiyle Trump’ı platformdan yasaklamıştı. Ancak Ekim 2024 itibarıyla Trump, Zuckerberg ile ilişkilerinin “çok daha iyi” olduğunu açıkladı. Bu yakınlaşmanın ardından Meta’daki sızıntıların artması, bazı çalışanların bu politik kaymaya tepkisi olarak yorumlanıyor.

Meta Kontrolü Yeniden Sağlayabilir mi?

Şirket içindeki sızıntılar, yalnızca güvenlik açığı yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda Meta’nın kurumsal kültürü açısından da büyük bir meydan okuma anlamına geliyor.

Özellikle teknolojik devlerin, çalışanları arasında güçlü bir güven ve şeffaflık anlayışını koruması kritik öneme sahip. Ancak Meta’nın çalışanlarıyla ilişkisini daha kapalı bir yapıya dönüştürme çabası, bu güveni daha da zedeleyebilir.

Meta’nın önümüzdeki süreçte sızıntıların önüne geçmek için daha sıkı güvenlik önlemleri alması beklenirken, asıl soru şu: Şirket içindeki rahatsızlığı gidermeden, yalnızca cezai tedbirlerle bu krizi çözebilir mi?

Şimdilik, bu sorunun yanıtı muhtemelen bir sonraki sızıntıyla ortaya çıkacak.