ABD’de ilk büyük yapay zeka telif hakkı kararı: Fikri mülkiyet hukuku için yeni dönem başlıyor

Yapay zeka ve telif hakkı ilişkisini yeniden şekillendirebilecek önemli bir karar, ABD’de mahkemelerden çıktı. Federal Yargıç Stephanos Bibas, Thomson Reuters’ın Ross Intelligence’a karşı açtığı davada, Ross’un yapay zeka tabanlı hukuk araştırma platformunu eğitmek için Reuters’ın içeriklerini izinsiz kullanmasının fikri mülkiyet ihlali olduğuna hükmetti.

Bu karar, yalnızca davanın tarafları için değil, aynı zamanda yapay zeka ve telif hakkı ekseninde şekillenen hukuk dünyası için de önemli bir dönüm noktası niteliğinde. Şu anda ABD’de devam eden 39’dan fazla yapay zeka ile ilgili telif hakkı davası bulunuyor ve Bibas’ın kararı, bu davaların seyrini etkileyebilecek güçlü bir emsal teşkil edebilir.

Hukuki Mücadelede Dönüm Noktası: Yapay Zeka ve Fikri Mülkiyet

Dava, yapay zeka modellerinin telif hakkıyla korunan içerikleri nasıl kullanabileceği konusundaki belirsizliklerin netleşmesi açısından büyük önem taşıyor. Ross Intelligence, yapay zekasını eğitmek için 60’tan fazla ülkede avukatlar ve hukuk profesyonelleri için çevrimiçi bir yasal araştırma hizmeti ve tescilli bir veritabanı olan Westlaw’ın yasal başlık notlarını (mahkeme kararlarının özetleri) kullanmıştı. Şirket, bunun “dönüştürücü kullanım” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savundu.

Ancak Yargıç Bibas, Ross’un Westlaw’ın hukuk araştırma hizmetine doğrudan rakip olacak bir ürün geliştirdiğini ve içeriği “yeniden bağlamlandırmadığını” belirtti. Mahkeme, Ross’un ticari motivasyonunun da adil kullanım savunmasını zayıflattığını vurguladı. Bibas’ın kararına göre, bir içeriğin yapay zeka eğitimi için kullanılması, tek başına adil kullanım doktrini kapsamında değerlendirilemez.

Syracuse Üniversitesi’nde fikri mülkiyet hukuku alanında çalışan Prof. Shubha Ghosh, bu kararı Thomson Reuters için “güçlü bir zafer” olarak nitelendirdi. Ghosh, “Mahkeme, Ross’un adil kullanım ve diğer savunmalarında başarısız olduğunu açıkça belirtti. Bu, davacı taraf için önemli bir gelişme,” dedi.

Üretken Yapay Zeka İçin Ne Anlama Geliyor?

Bu kararın en büyük etkilerinden biri, üretken yapay zeka alanında çalışan şirketler için oluşturduğu emsal olabilir. OpenAI, Midjourney gibi şirketler, yapay zeka modellerini eğitmek için internetten büyük miktarda veri topluyor. Bu verilerin önemli bir bölümü telif hakkıyla korunan içeriklerden oluşuyor.

Şu ana kadar üretken yapay zeka geliştiricileri, içerik toplama sürecinin “adil kullanım” kapsamında olduğunu savundu. Ancak Bibas’ın kararı, telif hakkı sahiplerinin haklarını ihlal eden yapay zeka modellerinin yasal korumadan mahrum kalabileceğini gösteriyor.

Hall Estill hukuk firmasında ABD patent avukatı olan Randy McCarthy, Bibas’ın “orijinal eserlerin piyasası üzerindeki etkilere” odaklanmasının, telif hakkı sahipleri için önemli bir avantaj sağladığını belirtiyor. Ancak McCarthy, kararın “nispeten dar” olduğunu ve temyiz sürecinde değişebileceğini de ekliyor.

“En azından şu aşamada net olan bir şey var: Bir yapay zekanın eğitiminde telif hakkıyla korunan materyallerin kullanımı, tek başına adil kullanım olarak değerlendirilemez,” diyen McCarthy, gelecekteki davalarda daha geniş kapsamlı kararların alınmasının muhtemel olduğunu belirtiyor.

Yapay Zeka Geliştiricileri ve Yayıncılar İçin Yeni Dönem

Bu karar, özellikle medya kuruluşları ve içerik üreticileri açısından önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Son yıllarda birçok yayıncı, yapay zeka firmalarının telif hakkıyla korunan makale, görüntü ve diğer içeriklerini izinsiz kullanarak büyük veri havuzları oluşturduğunu savunuyor.

Knobbe Martens hukuk firmasında çalışan ve patent davalarında uzmanlaşan Mark Lezama, bu kararın üretken yapay zeka davaları için de örnek teşkil edebileceğini düşünüyor. Lezama, “Mahkeme, Ross’un Westlaw içeriklerini kullanarak rekabetçi bir ürün geliştirdiği için adil kullanım savunmasını reddetti. Bu argüman, üretken yapay zekayla içerik üreten şirketler için de geçerli olabilir,” dedi.

Özellikle haber siteleri ve medya kuruluşları, yapay zekanın eğitimi için içeriklerinin izinsiz kullanıldığını uzun süredir dile getiriyor. OpenAI gibi şirketler, modellerinin tamamen yeni ve dönüştürücü içerikler ürettiğini savunsa da, bazı gazeteciler ve içerik sahipleri, bu yapay zekaların mevcut içerikleri büyük ölçüde tekrar ettiğini ve hatta birebir kopyaladığını iddia ediyor.

Bu bağlamda, Bibas’ın kararı, yapay zeka şirketlerine yönelik yeni davaların açılmasını hızlandırabilir ve telif hakkı sahiplerinin bu alandaki mücadelelerinde yeni bir döneme girildiğini gösteriyor.

Telif Hakkı Hukukunda Yapay Zeka Dönemi Başlıyor

ABD’de alınan bu karar, yapay zekanın eğitiminde kullanılan verilerin telif hakkı ihlali olup olmadığına dair süregelen tartışmalarda kritik bir eşik olabilir. Ross Intelligence davası, teknoloji şirketleri ve içerik üreticileri arasındaki hukuk savaşının yalnızca başlangıcı gibi görünüyor.

Gelecekteki davaların seyri, yapay zekanın eğitim sürecinde telif hakkıyla korunan içeriklerin nasıl değerlendirileceğini belirlemede kilit rol oynayacak. Mahkemelerin vereceği kararlar, hem teknoloji şirketlerinin hem de içerik sahiplerinin stratejilerini yeniden şekillendirebilir.

Bu davanın sonucu, yapay zeka geliştiren şirketlerin içerik kullanım politikalarını nasıl yöneteceklerini belirlerken, yayıncılar ve içerik sahipleri için de telif haklarının korunmasında yeni bir umut ışığı olabilir. Ancak unutulmamalıdır ki, bu sadece bir dava ve yapay zeka ile telif hakkı mücadelesi henüz sona ermiş değil.