Dünyanın en köklü yarı iletken üreticilerinden Intel, zor günler geçiriyor. Yıllardır çip üretim sektöründe bir dev olarak anılan şirket, rekabetin artması ve üretim süreçlerindeki aksaklıklar nedeniyle piyasa değerinde büyük kayıplar yaşadı. Bu süreçte, ABD merkezli Broadcom ve Tayvan merkezli TSMC, Intel’in farklı bölümlerini satın almayı değerlendiren kritik hamleler yapıyor. Eğer bu anlaşmalar gerçekleşirse, Intel’in ikiye bölünmesi söz konusu olabilir.
Broadcom ve TSMC’nin Hedefleri Neler?
Broadcom ve TSMC, Intel’in farklı operasyonlarına ilgi duyuyor. Wall Street Journal’ın haberine göre, Broadcom özellikle Intel’in çip tasarımı ve pazarlama işlerini radarına almış durumda. Ancak şirket, bu alana yalnızca Intel’in üretim birimine uygun bir ortak bulması durumunda yatırım yapmayı düşünüyor. Yani, Broadcom için anlaşmanın gerçekleşmesi bir iş birliği şartına bağlı.
Öte yandan, TSMC’nin ilgisi tamamen Intel’in üretim tesislerine yönelik. Dünyanın en büyük sözleşmeli çip üreticisi olan TSMC, Intel’in fabrikalarının bir kısmını veya tamamını ele geçirmeyi değerlendiriyor. Bu operasyonu doğrudan mı yoksa bir yatırımcı konsorsiyumu aracılığıyla mı gerçekleştireceği henüz net değil. Ancak uzmanlar, TSMC’nin bu tesisleri kendi üretim hatlarına entegre etmekte teknik zorluklar yaşayabileceğini belirtiyor.
Önemli bir detay ise, Broadcom ve TSMC’nin birbirinden bağımsız hareket ettiği ve şu ana kadar tüm görüşmelerin ön aşamada olduğu. Dolayısıyla, henüz resmileşmiş bir teklif bulunmuyor.
Intel’in Bölünmesi ABD İçin Bir Risk mi?
Intel’in bölünme ihtimali, sadece teknoloji dünyasında değil, siyasi arenada da yankı uyandırmış durumda. ABD hükümeti, Intel’i ulusal güvenlik açısından kritik bir şirket olarak görüyor ve yabancı bir firmanın kontrolüne geçmesini istemiyor.
TSMC’nin Intel’in fabrikalarına yatırım yapması fikrinin, Trump yönetimi tarafından desteklenmediği belirtiliyor. Beyaz Saray kaynaklarına göre, ABD yönetimi yerli üretimi güçlendirmeyi ve Intel’in çip üretim kapasitesini artırmasını istiyor. Bu doğrultuda, Intel’in geçtiğimiz yıl 7,86 milyar dolarlık devlet desteği aldığı biliniyor. Eğer TSMC veya başka bir yabancı yatırımcı Intel’in üretim tesislerini kontrol ederse, bu desteklerin devam edip etmeyeceği belirsiz.
Intel’i Bu Noktaya Ne Getirdi?
Intel’in bu duruma düşmesinde birden fazla faktör etkili oldu. Şirket, son yıllarda rakipleri TSMC ve Samsung’un gerisinde kaldı. Özellikle TSMC’nin 3 nm ve daha küçük transistörlere sahip çipler üretmedeki başarısı, Intel’in rekabet avantajını kaybetmesine yol açtı. Bunun yanı sıra, AMD gibi rakipler de Intel’in pazar payını azaltan kritik hamleler yaptı.
Eski CEO Pat Gelsinger yönetiminde, Intel yapay zeka ve üretim alanında büyük yatırımlar yaptı. Ancak bu yatırımlar beklenen dönüşü sağlayamadı ve şirket ciddi finansal kayıplar yaşadı. Intel’in hisseleri geçtiğimiz yıl yaklaşık %60 değer kaybetti ve şirket, maliyetleri düşürmek için çalışanlarının %15’ini işten çıkarmak zorunda kaldı.
Tüm bunlar, Intel’in artık yalnızca bir çip üreticisi olarak değil, bölünmesi gereken bir yapı olarak değerlendirilmesine neden oldu. Hatta Intel, geçtiğimiz yıl fabrikalarını şirketin geri kalanından bağımsız bir yapı olarak yönetmeye başlamıştı. Yani, bölünme sürecinin teknik olarak çoktan başladığı söylenebilir.
Intel’in Geleceği Ne Olacak?
Intel’in yönetim kurulu şu anda yeni bir CEO arayışında. Aynı zamanda şirket, fabrika operasyonlarını özel sermaye yatırımcılarına açma fikrini de değerlendiriyor. Eğer Broadcom ve TSMC’nin hamleleri gerçekleşirse, Intel’in tasarım ve pazarlama operasyonları farklı bir şirkete, üretim tesisleri ise başka bir yapıya geçebilir.
Bu bölünme, çip endüstrisinde önemli bir dönüşüm anlamına gelecek. Günümüzde büyük şirketler ya üretim ya da tasarım alanına odaklanıyor. Örneğin, TSMC ve Samsung üretimde, Nvidia ve AMD ise tasarımda güçlü. Intel’in ise her iki alanda da var olmaya çalışması, şirketin zorluklar yaşamasına neden oldu. Eğer şirket ikiye bölünürse, bu yeni yapılar kendi alanlarına daha fazla odaklanabilir.
Ancak süreç sadece teknik ve finansal değil, aynı zamanda politik bir mücadeleye dönüşebilir. ABD’nin yarı iletken üretimini kendi topraklarında tutma stratejisi, TSMC ile yapılacak olası bir anlaşmayı zorlaştırıyor. Trump yönetiminin bu konuda nasıl bir tutum sergileyeceği, anlaşmaların kaderini belirleyecek önemli bir faktör.