Teknoloji devleri arasında kızışan yapay zeka yarışı, artık yalnızca algoritmalarla değil, çalışanlar üzerinden de yürütülüyor. Google’ın, rakiplerine kaptırmamak için bazı yapay zeka uzmanlarına “çalışmamaları” karşılığında ödeme yaptığı ortaya çıktı.
Google’ın yapay zeka kolu DeepMind, İngiltere’deki bazı çalışanlarına, rakip şirketlere geçmelerini engellemek amacıyla bir yıla kadar süren ücretli “bekleme” anlaşmaları sunuyor. Business Insider’ın haberine göre, bu strateji, teknoloji dünyasında agresif bir “rekabet etmeme” politikası olarak değerlendiriliyor. Bu kişilere, fiilen çalışmadıkları süre boyunca tam maaş ödeniyor. Kimi uzmanlar bu uygulamayı uzun bir ücretli izin olarak tanımlarken, kimileri yapay zeka gibi hızla gelişen bir sektörde, bu sürenin kişisel ve mesleki gelişim açısından ciddi bir kayıp olduğuna dikkat çekiyor.
Rekabeti Durdur, Maaşı Öde
Yapay zeka dünyası, son yıllarda hızla büyüyen ve milyarlarca dolarlık yatırımlara sahne olan bir alan. OpenAI, Microsoft, Anthropic ve Google gibi devler, sadece ürün geliştirmede değil, insan kaynağını elde tutmak konusunda da ciddi bir yarış içinde. Özellikle yüksek profilli araştırmacılar, şirketlerin gözdesi haline gelmiş durumda.
Bu çerçevede Google DeepMind’ın tercih ettiği “rekabet etmeme” anlaşmaları, çalışanların belirli bir süre boyunca sektördeki diğer oyuncularla çalışmasını yasaklıyor. Bu tür sözleşmeler, teknoloji dünyasında yeni olmasa da, Google’ın bu anlaşmalar karşılığında çalışanlarına maaş ödemeye devam etmesi dikkat çekiyor. Söz konusu uygulama, sadece insan kaynağını korumakla kalmıyor, aynı zamanda rakiplerin elini kolunu bağlamayı da hedefliyor.
Çalışanlar Ne Diyor?
Ancak her ne kadar cazip bir mali teklif gibi görünse de, bu durum çalışanlar arasında huzursuzluk yaratmış durumda. Yapay zeka araştırmacıları, sektördeki gelişmelerden uzak kalmanın uzun vadeli kariyerlerine zarar verebileceğini düşünüyor. Araştırma dünyasında “bir yıl dışarıda kalmak” demek, bir teknoloji çağını kaçırmak anlamına gelebiliyor.
Microsoft’un Yapay Zeka Başkan Yardımcısı Nando de Freitas da, bu konuda kamuoyuna açık bir eleştiri getiren isimlerden biri. Geçtiğimiz ay X (eski adıyla Twitter) üzerinden yaptığı paylaşımda, DeepMind çalışanlarının kendisine “çaresizlik içinde” ulaştığını ve bu sözleşmelerden nasıl kurtulabileceklerini sorduğunu belirtti. De Freitas, bu uygulamaların çalışanları baskı altına aldığını ve Avrupa’da Amerikan şirketlerinin bu denli güç kullanmasının etik dışı olduğunu savundu.
“Her hafta biriniz bana ulaşıp rekabet etmeme maddelerinden kurtulmanın yollarını soruyorsunuz. Müdürünüz, terfi etmenin yolunun bu olduğunu söylüyor. Ama bu sizin değil, yöneticilerinizin sorunu,” diyerek eleştirilerini sert bir dille dile getirdi.
Hukuki Boyut Ne Diyor?
ABD’de geçtiğimiz yıl Federal Ticaret Komisyonu, birçok rekabet etmeme sözleşmesini yasaklamıştı. Ancak bu düzenlemeler yalnızca ABD sınırları içinde geçerli. Google DeepMind’ın merkezi ise Londra’da bulunuyor. Bu da şirketin, Avrupa’daki farklı iş hukuku çerçevelerinden faydalanarak söz konusu uygulamaları yasal zemin üzerinde sürdürebilmesini sağlıyor.
DeepMind cephesi ise Business Insider’ın iddialarına karşılık olarak, bu tür anlaşmaların “seçici” şekilde kullanıldığını ve yaygın bir uygulama olmadığını savunuyor. Ancak hangi kriterlere göre seçim yapıldığı veya bu anlaşmaların ne kadar yaygın olduğu konusunda net bir açıklama yapılmış değil. Google, TechCrunch’ın yorum talebine ise yanıt vermemeyi tercih etti.
İnsan Kaynakları mı, Sektörel Manipülasyon mu?
Uzmanlar, Google’ın bu stratejisini iki farklı açıdan değerlendiriyor: Birincisi, şirketin yüksek profilli yetenekleri elinde tutmak için ödediği bir bedel. İkincisi ise, doğrudan rakiplerinin büyümesini yavaşlatmaya yönelik dolaylı bir hamle. Her iki durumda da, çalışanların özgürlük alanlarının daraltıldığı ve kariyerlerinin kontrol altında tutulduğu gerçeği değişmiyor.
Sonuç olarak, yapay zeka alanındaki rekabet artık sadece teknolojik üstünlük için değil, insan kaynağı üzerinde de yoğunlaşıyor. Google’ın “çalışma ama ayrılma” formülü, etik, hukuki ve sektörel tartışmaların fitilini ateşlemiş durumda. Önümüzdeki süreçte, bu tür uygulamaların teknoloji dünyasında ne derece yaygınlaşacağı ve çalışanların buna nasıl karşılık vereceği, sektördeki güç dengesini yeniden şekillendirebilir.