Merkezi Tayvan’ın Hsinchu kentindeki Hsinchu Bilim ve Endüstri Parkı’nda bulunan, merkezi ve ana faaliyet alanlarıyla dünyanın en büyük bağımsız yarı iletken üreticisi TSMC, ABD’nin ihracat kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle tarihi bir yaptırımla karşı karşıya. Washington, kara listeye aldığı Çin merkezli teknoloji devi Huawei’ye dolaylı yoldan çip tedarik ettiği gerekçesiyle şirkete 1 milyar doları aşabilecek bir para cezası kesmeye hazırlanıyor.
Bir Çip, Bir Ceza, Bir Kriz
ABD ile Çin arasında süregelen yüksek teknolojili ticaret savaşlarının merkezine bu kez Tayvan’dan bir dev yerleşti: TSMC (Taiwan Semiconductor Manufacturing Company). Reuters’ın ulaştığı bilgilere göre, TSMC’nin 2023 yılında Çin merkezli Sophgo adlı şirkete sağladığı gelişmiş hesaplama yongalarının, aslında Huawei’nin yapay zeka işlemcisi olan Ascend 910 serisine ait olduğu ortaya çıktı. Bu durum, ABD Ticaret Bakanlığı’nın radarına takıldı ve şirketin 1 milyar doları aşabilecek bir para cezasına çarptırılabileceği ihtimali gündeme geldi.
Bu rakam sadece TSMC için değil, genel anlamda teknoloji dünyasında da bugüne dek uygulanan en yüksek yaptırımlar arasında yer alabilir. Henüz resmi bir ceza kesilmemiş olsa da, benzer davalarda olduğu gibi ABD’nin, TSMC’ye detaylı bir suçlama mektubu göndermesi ve şirkete 30 günlük savunma süresi tanıması bekleniyor.
Maskeli Çip Tasarımı: Sophgo Vakası
TSMC’nin başını belaya sokan olayın merkezinde, kripto para madenciliği donanımı üreticisi olarak tanınan Bitmain’in ortağı Sophgo yer alıyor. TSMC, bu şirkete gelişmiş bir hesaplama çipi üretmişti. İlk bakışta sıradan bir ticaret gibi görünen bu işlem, sonradan teknik analizlerle bambaşka bir tabloya dönüştü. Teknoloji araştırma firması TechInsights’ın yaptığı incelemeler, bu çipin aslında Huawei’nin yapay zeka tabanlı Ascend 910 serisinde kullanıldığını ortaya çıkardı.
Sophgo’nun, Huawei için adeta bir “paravan şirket” gibi hareket ettiği şüphesi, ABD makamlarının alarma geçmesine neden oldu. Söz konusu çip, on milyarlarca transistör içeren son derece karmaşık ve maliyetli bir yapıya sahipti. Bu düzeyde bir çipin, ismi duyulmamış bir şirketten gelmesi başlı başına dikkat çekici bir detaydı.
TSMC’nin bu teknik ayrıntıyı göz ardı etmiş olması, yalnızca dikkatsizlikle açıklanamayacak kadar ciddi bir güvenlik ve denetim zafiyetine işaret ediyor.
Niyet Var mıydı? Yoksa Kurban mı?
TSMC’nin savunmasında en çok vurgulanan noktalardan biri, bir çip üreticisinin kendisine gönderilen tasarımın orijinal geliştiricisini veya nihai kullanıcıyı tespit edemeyeceği gerçeği. Gerçekten de üreticiler, yalnızca teknik spesifikasyonlara göre üretim yapar ve tasarımın arkasındaki isimleri her zaman bilmek zorunda değildir. Ancak Ascend 910 gibi gelişmiş bir yapay zeka işlemcisi, çip tasarımı alanında tecrübeli mühendislerin ve ciddi Ar-Ge yatırımlarının ürünüdür. Dolayısıyla bu denli sofistike bir tasarımın, kripto madenciliği donanımıyla sınırlı bir firmanın elinden çıkmış gibi görünmesi başlı başına sorgulanması gereken bir durumdu.
Bu yönüyle TSMC, farkında olmadan bir aldatmacanın parçası haline gelmiş olabilir. Ancak bu, şirketi sorumluluktan bütünüyle azade kılmıyor. ABD ihracat kuralları, doğrudan olmasa bile dolaylı tedarikleri de kapsıyor ve burada “bilmeden yapma” gerekçesi, cezai yaptırımları ortadan kaldırmak için yeterli olmayabilir.
TSMC Temkinli, ABD Kararlı
Sophgo skandalının patlak vermesinin ardından TSMC, bu şirketle olan tüm bağlarını kopardığını açıkladı. Ayrıca, benzer bir riskin tespit edilmesi üzerine 2025 yılı başlarında Singapur merkezli PowerAIR ile olan ilişkisini de sonlandırdı. Şirket, ABD Ticaret Bakanlığı ile iş birliği içinde olduğunu duyurdu ve iç denetim süreçlerini yeniden yapılandırdı.
Öte yandan ABD’nin Huawei’ye yönelik teknolojik ambargosu, yalnızca Amerikan şirketlerini değil, Amerikan teknolojisini kullanan tüm firmaları da bağlıyor. TSMC gibi yarı iletken devleri, ABD kaynaklı yazılım ve donanımlarla üretim yaptıkları sürece, bu kuralların dışına çıkamıyor.
Çip Savaşlarında Yeni Cephe
TSMC’ye yönelik olası 1 milyar dolarlık ceza, yalnızca bir şirketin değil, küresel yarı iletken tedarik zincirinin nasıl hassas dengeler üzerinde yürüdüğünü gösteriyor. ABD’nin Huawei’ye uyguladığı teknoloji ablukası, artık doğrudan yasaklardan öteye geçerek, dolaylı tedarik yollarını da sıkı takibe almış durumda.
Bu olay, teknoloji dünyasına önemli bir uyarı niteliği taşıyor: Gelişmiş teknolojilerin üretimi kadar, tedarik zincirinin şeffaflığı ve denetimi de artık uluslararası ilişkilerde stratejik bir koz haline gelmiş durumda.