Amazon teslimatçısı mı? Yoksa yeni nesil ilk yardımcı mı?

Teslimat kapınızı çalarken hayatınızı da kurtarabilir mi? Amazon’un Avrupa’da başlattığı pilot program, bu soruya “evet” cevabını verebilir.

Amazon, teknoloji ve perakendedeki hakimiyetini yalnızca ticari alanlarla sınırlı tutmak istemiyor. Son yıllarda sağlık sektörüne yönelik yatırımlarıyla dikkat çeken şirket, Avrupa’da gerçekleştirdiği Project Pulse adlı pilot programla bu vizyonunu sahaya taşımış durumda. Şirketin Amsterdam, Londra ve Bologna’da uyguladığı bu yenilikçi girişim, sıradan teslimat sürücülerini potansiyel ilk yardım kahramanlarına dönüştürüyor.

Kalp Kriziyle Yarışan Bir Lojistik Ağı

Program kapsamında, Amazon’a bağlı 100’den fazla sözleşmeli sürücüye otomatik harici defibrilatör cihazları verildi ve temel yaşam desteği eğitimi sunuldu. Philips iş birliğiyle yürütülen bu girişimde, sürücüler ayrıca yerel ilk müdahale ağlarına da dahil edildi. Bu sayede sürücüler, yakınlarındaki ani kalp durması vakaları hakkında uygulama üzerinden anlık uyarılar alabiliyor.

Teslimat kamyonlarının genellikle yerleşim bölgelerinde dolaştığı düşünülürse, Amazon’un bu hamlesi kritik bir fark yaratabilir. Zira Amerikan Kalp Derneği’ne göre, kalp krizinde ilk dakikalarda yapılan müdahale hayati önem taşıyor: Her geçen dakikada hayatta kalma şansı %10 azalıyor.

Bu bağlamda, Amazon kamyonetlerinin acil servislerden daha hızlı ulaşabileceği bazı bölgelerde, bu sistem hayat kurtarıcı olabilir. Şirket içi belgelerde yer alan bir simülasyon, Seattle’ın kuzeyindeki bir mahallede 50 AED donanımlı Amazon aracıyla müdahale süresinin, profesyonel ekiplerden ortalama bir dakika daha kısa olabileceğini öngörüyor.

Sağlık Hizmetlerinde Yeni Bir Aktör mü?

Amazon’un bu girişimi yalnızca hayat kurtarmakla kalmıyor, aynı zamanda şirketin sağlık alanındaki daha büyük hedeflerine dair ipuçları da veriyor. 2023’te 3,9 milyar dolar karşılığında birincil bakım sağlayıcısı One Medical’ı satın alan Amazon, böylece sağlık alanındaki varlığını önemli ölçüde genişletmişti. Project Pulse ise, bu yatırımı doğrudan sokağa, mahalleye ve bireyin kapısına taşıyan ilk örnek olabilir.

Rakiplerinin, özellikle Walmart ve Walgreens’in, birincil bakım alanından geri çekilmesiyle Amazon, bu alandaki boşluğu doldurmaya en güçlü aday haline geliyor. Amazon’un mevcut lojistik altyapısı ve teknolojik kabiliyetleri düşünüldüğünde, şirket yalnızca perakendede değil, sağlık hizmetlerinin sunum biçiminde de dönüştürücü bir aktör olabilir.

Uygulamanın Zorlukları ve Geleceği

Ancak her yeni fikir gibi, Project Pulse’un da önünde bazı engeller var. En büyük zorluklardan biri, gönüllü sürücü sayısının yeterli düzeye ulaşması. Teslimat sürücülerinin çoğu yoğun programlarla ve yüksek iş yüküyle çalışıyor. Bu durum, acil durumlara müdahale için gereken zamanı ve motivasyonu etkileyebilir.

Buna rağmen, Avrupa yasaları sürücüleri yasal sorumluluklardan büyük ölçüde koruyor. Gönüllü müdahalelerde bulunan bireyler, yardım etmeye çalıştıkları sırada yaşanabilecek olumsuz sonuçlardan ötürü çoğunlukla dava edilemiyor. Bu hukuki güvence, programın sürdürülebilirliğini artırabilir.

Amazon’un programı şu an için pilot aşamada kalsa da, şirketin geri bildirimleri değerlendirdiği ve gelecekteki genişleme fırsatlarını incelediği belirtiliyor. Şirket içi belgelerde, Project Pulse’un ilk yılında dünya genelindeki teslimat noktalarının %15’ini kapsayacak şekilde uygulanmasının 17 milyon doların altında bir maliyete sahip olabileceği hesaplanmış.

İmaj, İnovasyon ve İnsan Hayatı

Proje yalnızca teknolojik ve lojistik bir başarı potansiyeli taşımıyor, aynı zamanda Amazon’un kamu imajını da olumlu yönde etkileyebilir. Son yıllarda trafik sıkışıklığı, karbon salımı ve iş koşulları gibi nedenlerle eleştirilen şirket, bu gibi sosyal fayda sağlayan programlarla daha dengeli bir algı inşa etmeye çalışıyor.

Fransız acil servis doktoru Paul Dardel, “Bu tür girişimler her zaman bir artıdır. Birinin kalbi durursa, ne kadar çok eğitimli insan ve defibrilatör olursa o kadar iyi olur,” sözleriyle projenin insani değerine dikkat çekiyor. Dardel, Paris’te benzer bir program için eğitimler verdiklerini ve Amazon’un bu modeli Fransa’da da yaygınlaştırma niyetinde olduğunu belirtiyor.

Yeni Bir Normalin Eşiğinde

Project Pulse, hem özel sektörün sosyal sorumluluk anlayışına hem de sağlık hizmetlerinin geleceğine dair önemli sorular gündeme getiriyor. Teslimat kamyonetleri, yalnızca paket değil, yaşam umudu da taşıyabilir mi?

Amazon’un lojistik gücünü insan hayatını koruma amacıyla yeniden şekillendirmesi, sağlık hizmetlerinin geleceği adına ilham verici bir örnek olabilir. Şirketin bu deneyi kalıcı bir uygulamaya dönüştürüp dönüştürmeyeceği belirsizliğini korusa da, bir şey kesin: Teknoloji artık sadece kolaylık değil, hayat da kurtarıyor.