Meta, Avrupa Birliği’ndeki kullanıcıların kamuya açık paylaşımlarını yapay zeka sistemlerini eğitmek amacıyla kullanmaya başlayacağını duyurdu. Facebook, Instagram ve Meta AI gibi hizmetlerde paylaşılan gönderiler, yorumlar ve yapay zeka ile yapılan sohbet geçmişleri artık şirketin üretken yapay zeka modellerine katkı sağlayacak veriler arasında yer alacak.
Bu gelişme, Meta’nın geçtiğimiz yıl Avrupa’daki planlarını askıya almasının ardından yeniden hız kazanan bir sürecin parçası. Şirket, Haziran 2024’te İrlanda Veri Koruma Komisyonu’nun talebiyle Avrupa’da yapay zeka eğitimi için kullanıcı verilerinin kullanımını durdurmuştu. Ancak Aralık ayında Avrupa Veri Koruma Kurulu’nun, Meta’nın önerdiği yöntemin yasal yükümlülükleri karşıladığına dair olumlu görüş bildirmesiyle birlikte, şirket Avrupa Birliği kullanıcılarından elde ettiği verilerle model eğitme hazırlıklarına tekrar başladı.
Hangi Veriler Kullanılacak, Hangileri Hariç Tutulacak?
Meta’nın yeni uygulamasına göre yalnızca 18 yaş üstü bireylerin kamuya açık içerikleri eğitim için kullanılacak. Buna herkesin erişebildiği gönderiler, yorumlar ve Meta AI ile yapılan sohbetlerdeki sorgular dâhil. Özel mesajlar ve arkadaşlar arasında paylaşılan içerikler bu kapsam dışında bırakıldı. Benzer şekilde, 18 yaş altı kullanıcıların içerikleri de eğitim verisi olarak kullanılmayacak.
Meta, bu kapsamda Avrupa’daki kullanıcılarını bilgilendirmek amacıyla uygulama içi bildirimler ve e-posta yoluyla detaylı açıklamalar yapacak. Ayrıca kullanıcıların verilerinin yapay zeka eğitiminde kullanılmasını istememeleri hâlinde doldurabilecekleri bir itiraz formu da sağlanacak. Bu form, Meta’nın gizlilik politikasında açıkça erişilebilir olacak şekilde konumlandırıldı.
Avrupa’ya Özel Yapay Zeka: Kültürel Duyarlılık ve Çok Modlu Eğitim
Meta’nın açıklamalarında vurgulanan temel gerekçelerden biri, Avrupa’nın kültürel çeşitliliğine uygun yapay zeka modelleri geliştirmek. Şirket, “yalnızca Avrupalıların kullanımına açık değil, onlar için gerçekten inşa edilmiş bir yapay zeka” hedefiyle hareket ettiklerini ifade ediyor. Bu hedef doğrultusunda, bölgesel lehçeler, yerel mizah anlayışları ve günlük konuşma dili gibi kültürel ögelerin yapay zeka sistemlerine entegre edilmesi amaçlanıyor.
Meta ayrıca yapay zeka modellerinin sadece metin değil, ses, görsel ve video içeriklerle de eğitildiğini; bu çok modlu yaklaşımın kullanıcı deneyimini ileriye taşıyacağını belirtiyor.
Yasal Zemin ve Endüstriyel Eğilim
Meta’nın bu hamlesi, Genel Veri Koruma Yönetmeliği ile uyumlu bir şekilde yürütülüyor. Şirket, Avrupa Veri Koruma Kurulu’nun olumlu görüşü ve İrlanda Veri Koruma Komisyonu ile yapılan istişarelerin ardından Avrupa mevzuatlarına uygun hareket ettiğini savunuyor.
Bununla birlikte, Meta bu alanda yalnız değil. Google ve OpenAI gibi diğer teknoloji devleri de Avrupa kullanıcılarının kamuya açık verilerini yapay zeka eğitimi için kullanıyor. Meta, şeffaflık açısından rakiplerinden bir adım önde olduğunu iddia ederken, sektörde yapay zeka eğitimi için kullanıcı verisinin kullanımının giderek standartlaştığını da kabul ediyor.
Eleştiriler ve Düzenleyici Denetim Devam Ediyor
Meta’nın açıklamalarına rağmen, veri gizliliği konusundaki endişeler hâlâ gündemde. Avrupa’daki düzenleyici kurumlar, kullanıcı verilerinin nasıl toplandığı ve işlendiğine dair denetimlerini sürdürüyor. İrlanda Veri Koruma Komisyonu, Meta’nın bu yeni adımlarını yakından izlerken, geçtiğimiz hafta başka bir yapay zeka geliştiricisi olan xAI’nin “Grok” adlı modeli hakkında da bir inceleme başlattığını duyurdu. Bu gelişme, Avrupa’nın yapay zeka alanında kullanıcı haklarını koruma konusundaki kararlılığının sürdüğünü gösteriyor.
Kullanıcı Bilinci ve Katılımı Belirleyici Olacak
Meta’nın Avrupa’daki yapay zeka eğitim stratejisi, şirketin dijital geleceğe yönelik küresel vizyonunun bir parçası. Ancak bu süreçte kullanıcıların bilinçli tercihler yapabilmesi ve haklarını kullanabilmesi büyük önem taşıyor. Şirketin sunduğu vazgeçme imkânı bu noktada kritik bir rol oynayacak. Önümüzdeki dönemde, bu tür veri kullanımı uygulamalarının Avrupa kamuoyunda nasıl karşılık bulacağı ve düzenleyici kurumların yaklaşımı, dijital mahremiyet ile yapay zeka gelişimi arasındaki dengenin nasıl kurulacağını belirleyecek.