Covid.gov skandalı: Kamu kaynakları komplo teorilerine mi alet ediliyor?

Bir zamanlar Amerikalılara COVID-19 aşıları, testleri ve tedavileri hakkında güvenilir bilgiler sunan federal hükümete ait Covid.gov web sitesi, şimdi tartışmalı bir dönüşümle kamuoyunun karşısında. Siteye giren kullanıcılar artık bilimsel toplulukta büyük oranda reddedilen, COVID-19’un kökenine dair “laboratuvar sızıntısı” teorisini savunan bir sayfaya yönlendiriliyor. Bu değişiklik, kamuoyunun dikkatini yalnızca sağlık iletişimi sorunlarına değil, aynı zamanda kamusal dijital altyapının siyasi ajandalar doğrultusunda yeniden şekillendirilmesine de çekti.

Kamu Sağlığı Sitesi, Komplo Teorilerinin Yayıldığı Bir Platforma Dönüştü

İlk kez Wired dergisinden Andrew Couts tarafından fark edilen değişiklikte, Covid.gov sitesinin ana sayfasında artık “Lab Leak” (Laboratuvar Sızıntısı) ifadeleri ve ABD Başkanı Donald Trump’ın fotoğrafı yer alıyor. Bu yeni içerik, pandeminin Çin’in Wuhan kentindeki bir laboratuvardan “sızdığına” dair desteklenmemiş iddiaları öne çıkarıyor. Site ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün salgına verdiği tepkinin Çin Komünist Partisi’nin baskısı altında şekillendiğini iddia ediyor.

Bu değişiklik yalnızca Covid.gov ile sınırlı değil. Eskiden ücretsiz COVID-19 test kitlerinin sipariş edilebildiği CovidTests.gov adresi de aynı sayfaya yönlendiriliyor. Sayfada, laboratuvar sızıntısı iddiasını destekleyen Cumhuriyetçi Parti kaynaklı Meclis Denetim Komitesi raporlarına bağlantılar sunuluyor.

Bilimsel Topluluk ve Uzmanlar Tepkili

Laboratuvar sızıntısı teorisi, 2020’li yılların başından bu yana kamuoyunun ilgisini çekmiş olsa da, virologların büyük çoğunluğu virüsün doğal kökenli olduğuna dair güçlü kanıtları işaret ediyor. 2023 yılında yayınlanan kapsamlı bir Temsilciler Meclisi raporunda Cumhuriyetçi kanat, virüsün laboratuvardan sızdığını öne sürse de, Demokrat üyeler bu raporu “bilimsel temelden yoksun ve yönlendirici” olarak nitelendirmişti.

Ayrıca yeni sayfada, sosyal mesafe, maske kullanımı ve karantina gibi pandemiye karşı bilimsel olarak önerilen önlemlerin etkisiz olduğu iddia ediliyor. Ancak bugüne kadar yüzlerce bağımsız akademik araştırma, bu önlemlerin COVID-19’un yayılımını önemli ölçüde azalttığını ortaya koydu. Uzmanlar, bu tür dezenformasyonun halk sağlığına uzun vadede ciddi zararlar verebileceği konusunda uyarıyor.

Siyasi Müdahale mi, Dijital Sansür mü?

Söz konusu yönlendirme değişikliği, Trump yönetiminin 2025 başında Beyaz Saray’a dönmesinden sonra gerçekleşti. O zamandan bu yana birçok federal web sitesi, yönetimin ideolojik çerçevesine uygun biçimde düzenlenmeye başladı. İklim değişikliği, cinsiyet kimliği, ırksal eşitlik ve çeşitlilik gibi başlıklara dair bilgiler ya kaldırıldı ya da ciddi biçimde sansürlendi.

Bazı sitelere “cinsiyet ideolojisi” gibi kavramlara karşı feragatnameler eklendi. Mahkeme kararıyla bazı sayfalar tekrar çevrimiçi hale getirilmiş olsa da, genel eğilim kamu kurumlarının dijital arşivlerinin siyasi hedefler doğrultusunda yeniden yapılandırıldığı yönünde.

Kamu Güveni Zedeleniyor

Birçok uzman, kamuoyunun resmi kaynaklara olan güveninin bu tür adımlarla sarsıldığını belirtiyor. Johns Hopkins Üniversitesi’nden kamu sağlığı uzmanı Dr. Lena Harris, “Hükümet siteleri, vatandaşların kriz anlarında başvurduğu ilk ve en güvenilir kaynaklardır. Bu kaynakların ideolojik içeriklerle doldurulması, halk sağlığını doğrudan riske atar,” açıklamasında bulundu.

Buna ek olarak, hükümetin dijital iletişim araçlarını kendi politik söylemlerini pekiştirmek için kullanması, kamu çıkarı ile siyasi çıkar arasındaki çizginin bulanıklaştığı endişesini de doğuruyor.

Sonuç olarak, Covid.gov’un yön değiştirmesi yalnızca bir web sitesinin kaderiyle sınırlı değil; aynı zamanda kamusal bilgiye erişim, bilimsel verilerin güvenilirliği ve siyasi müdahale gibi daha büyük ve ciddi meselelerin bir yansıması. Federal dijital altyapının geleceği, bu tür müdahaleler karşısında nasıl korunacağına dair daha geniş bir toplumsal ve hukuki tartışmayı beraberinde getiriyor.

Son eklenen haberler