ABD Temsilciler Meclisi’nde yükselen endişeler, federal hükümetin dijital altyapısında sarsıcı etkiler yaratabilecek yeni bir soruşturmayı beraberinde getirdi. Virginia Temsilcisi Gerald Connolly’nin öncülüğünde başlatılan çağrı, Elon Musk liderliğinde kurulan ve hükümetin yeniden yapılandırılması hedefiyle faaliyet gösteren Hükümet Verimliliği Bakanlığı (DOGE) adlı kuruluşun, milyonlarca Amerikalının hassas bilgilerini tek bir devasa veri havuzunda topladığı iddialarına odaklanıyor.
İddialara göre DOGE, farklı federal kurumlarda tutulan kişisel bilgileri, güvenlik ve gizlilik risklerini göz ardı ederek merkezi bir “ana veritabanı”na dönüştürmeye çalışıyor. Bu veritabanının özellikle Sosyal Güvenlik İdaresi, Gelir İdaresi, Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı ve oylama sistemleri gibi kritik kurumlardan toplanan bilgilerle beslendiği öne sürülüyor.
Birleşik Veri Havuzu: İleri Düzey Yönetim mi, Tehlikeli Bir Güvenlik Açığı mı?
Connolly’nin Sosyal Güvenlik İdaresi Müfettişlik Ofisi’ne yazdığı mektuba göre, DOGE mühendislerinin farklı kurumlara erişim sağlayan dizüstü bilgisayarlarla donatılmış olarak federal bilgi teknolojileri altyapısına fiziksel giriş yaptıkları iddia ediliyor. Bu cihazlar sayesinde çok sayıda kurumdan alınan veri, tek bir sunucuya aktarılıyor. Wired dergisi tarafından da doğrulanan bu bilgiler, özellikle Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza sunucularına yapılan büyük veri yüklemelerine dikkat çekiyor.
Söz konusu veri havuzunun, 11 Eylül sonrası kurulan Terörle Mücadele sistemlerinden esinlenerek geliştirildiği ve İç Güvenlik Bakanlığı altyapısına entegre edilmek üzere planlandığı bildiriliyor. Ancak güvenlik uzmanları ve Kongre üyeleri, bu tür bir entegrasyonun “sıfır güven” olarak bilinen siber güvenlik mimarisini tehdit ettiğini savunuyor. Bu yapı, bir kurumda yaşanacak ihlalin diğer kurumlara yayılmasını önlemeyi amaçlıyor.
Gizlilik Yasalarına Tehdit
Kongre Komitesi tarafından toplanan bilgiler, DOGE’nin veri toplama sürecinde çok sayıda gizlilik yasasını ihlal ettiğine dair güçlü işaretler taşıyor. Gizlilik ilkelerine göre, kişisel verilerin merkezi bir yapıda toplanması yalnızca yasal sınırlamalara takılmakla kalmıyor, aynı zamanda bu verilerin kötü niyetli kişiler veya otoriter amaçlar doğrultusunda kullanılma riskini de artırıyor.
Elektronik Gizlilik Bilgi Merkezi’nden kıdemli avukat John Davisson, “Bu veriler esasen bir silah gibi kullanılabilir hale geliyor” ifadeleriyle tehlikenin boyutunu ortaya koydu. Davisson’a göre böylesi bir sistem, hem iç hem dış tehditler için “altın madenine” dönüşebilir: Göçmenlerin hedef alınmasından, kişisel verilere yönelik dış siber saldırılara kadar geniş bir yelpazede istismar potansiyeli barındırıyor.
Amaç Ne, Yöntem Ne Kadar Meşru?
DOGE’nin misyonu kağıt üzerinde net: Devletin operasyonel yükünü hafifletmek, verimliliği artırmak ve uygunsuz harcamaları azaltmak. Temsilci Connolly de, bu hedeflerin genel olarak desteklendiğini kabul ediyor. Ancak mevcut yöntemin, bu hedeflere ulaşırken en temel kamu değerlerinden biri olan bireysel gizliliği hiçe saydığı uyarısında bulunuyor.
“Veri paylaşımında reform ihtiyacını reddetmiyorum” diyen Connolly, “Ancak milyonlarca Amerikalının özel bilgileri, aceleye getirilen ve şeffaf olmayan projelerle riske atılamaz” sözleriyle DOGE’nin yaklaşımını sorguluyor.
Federal Yönetim Yeni Bir Dijital Döneme mi Giriyor?
DOGE’nin veri toplama hamlesi, federal kurumlar arası dijital işbirliğinde yeni bir sayfa açabilir. Ancak bu sürecin denetim, şeffaflık ve etik prensipler çerçevesinde yürütülmemesi halinde, kamu güveni zedelenebilir ve birey hakları ciddi şekilde tehdit altına girebilir.
Bu gelişmeler ışığında, Kongre’nin atacağı adımlar merakla bekleniyor. DOGE’nin faaliyetlerine ilişkin kapsamlı bir soruşturma başlatılıp başlatılmayacağı, önümüzdeki haftalarda belirginleşecek. Şu an için kamuoyunun beklentisi net: Dijital dönüşüm, güvenlik ve gizlilikle birlikte ilerlemeli.