Dijital dünyanın en büyük oyuncularından biri olan Google, tarihinde ilk kez bu denli geniş kapsamlı ve çok cepheli bir antitröst saldırısıyla karşı karşıya. ABD Adalet Bakanlığı’nın yürüttüğü iki ayrı dava, şirketin hem çevrimiçi arama hem de reklam teknolojisi alanlarında rekabeti engelleyici uygulamalarla yasa dışı bir şekilde tekel oluşturduğunu iddia ediyor.
Washington, DC’de bu hafta başlayan ve üç hafta sürmesi beklenen duruşma, Google’ın çevrimiçi arama motorları pazarındaki baskın konumunu nasıl kullandığını ve bu durumun rekabet üzerindeki etkilerini yeniden masaya yatırıyor. Elde edilecek sonuçlar, sadece Google’ın değil, dijital ekonominin geleceğini de şekillendirecek nitelikte.
Bir Teknoloji Devine Karşı İki Cepheli Savaş
ABD’de bir federal yargıç, geçtiğimiz yıl Google’ın arama motorları pazarında yasa dışı bir tekel oluşturduğuna hükmetmişti. Bu hafta ise farklı bir yargıç, Google’ın reklam teknolojileri pazarında da rekabete aykırı davranışlarda bulunduğuna karar verdi. Böylece Google, şimdi hem tüketicilere sunduğu ürünlerin hem de gelir kaynaklarının kalbinde yer alan iki temel iş kolunda ciddi bir antitröst baskısıyla karşı karşıya.
Google, her iki kararı da temyize götürmeye hazırlanıyor. Ancak bu süreç, şirketin işleyiş biçimini yeniden şekillendirebilecek “çözüm yolları” aşamasına geçilmeden başlayamıyor. Adalet Bakanlığı ise çözüm önerileriyle, yalnızca mevcut rekabet sorunlarını değil, aynı zamanda gelecekte oluşabilecek yeni tekelleri de önlemeyi hedefliyor.
Google’ın Savunması: Ürün Kalitesi mi, Rekabet Engeli mi?
Google’ın savunma hattı, bugüne kadar hep aynı çizgide ilerledi: Şirket, üstün ürünleriyle kullanıcıları doğal olarak cezbettiğini, pazardaki başarısının adil rekabetin bir sonucu olduğunu savunuyor. Ancak davanın bu yeni aşamasında, daha önce Google’ın yasa dışı rekabet uygulamalarında bulunduğuna hükmeden yargıçlar karşısında, artık bu savunma pek işe yaramayabilir. Şirketin, bu noktadan sonra yalnızca uygulanacak cezaların boyutunu sınırlamak için mücadele etmesi bekleniyor.
Çözüm Arayışları: Dağıtım Anlaşmaları, Tarayıcılar ve Yapay Zeka
Adalet Bakanlığı’nın önerdiği çözüm yolları oldukça kapsamlı ve çarpıcı. Bunlar arasında Google’ın Chrome web tarayıcısının satılması, arama verilerinin rakip firmalarla paylaşılması, Android cihazlardaki varsayılan arama motoru anlaşmalarının sona erdirilmesi ve hükümete yapay zeka yatırımları konusunda düzenli bilgi verilmesi gibi talepler yer alıyor.
Bakanlık, özellikle Google’ın Apple ile yaptığı dağıtım anlaşmalarının rekabeti boğduğunu ileri sürüyor. Bu anlaşmalar, Google’ı Safari gibi popüler tarayıcılarda varsayılan arama motoru yaparak rakiplerin kullanıcıya ulaşmasını neredeyse imkansız hale getiriyor. Ayrıca, Google’ın sahip olduğu devasa veri havuzunun, kullanıcı sorguları, tıklama geçmişi ve eğilim analizleri gibi yeni oyuncuların pazara girmesini zorlaştırdığı belirtiliyor.
Adalet Bakanlığı, özellikle yapay zeka alanına büyük önem atfediyor. Çünkü bu teknolojinin, gelecekte arama pazarını yeniden şekillendirecek potansiyele sahip olduğuna inanılıyor. Geçmişte yapay zeka yatırımlarının satışı talebinden vazgeçilmiş olsa da, hükümet şimdi Google’ın bu alandaki faaliyetlerini yakından izlemek istiyor.
Reklam Teknolojisi Cephesi: Sessiz Ama Derin Bir Tehdit
Google’ın başı yalnızca arama motoru pazarıyla değil, aynı zamanda reklam teknolojileriyle de dertte. Virginia merkezli Yargıç Leonie Brinkema’nın önünde bekleyen bu dava henüz çözüm aşamasına gelmemiş olsa da, şirketin reklam sunucusu DoubleClick for Publishers ile reklam borsası AdX üzerinden iki ayrı pazarın yasa dışı şekilde birbirine bağlandığı iddia ediliyor. Adalet Bakanlığı, bu iki ürünün ayrılması yönünde adımlar atılmasını talep edebilir.
Her ne kadar bu dava, Chrome’un satılması kadar dramatik bir değişiklik yaratmayacak gibi görünse de, internetin ekonomik temel taşlarından biri olan reklamcılık alanında yaratacağı etki büyük olabilir. Yayıncılar, Google’ın piyasa gücünü kötüye kullanarak gelir modellerini manipüle ettiğini savunuyor. Daha açık ve rekabetçi bir reklam pazarı, bağımsız medya kuruluşlarının ayakta kalması için hayati önemde.
Silikon Vadisi’nin Dönüm Noktası mı?
Tüm bu gelişmeler, ABD’de büyük teknoloji şirketlerine karşı açılan en büyük antitröst davalardan biri olarak değerlendiriliyor. Microsoft’un 25 yıl önceki tekel davası, her ne kadar dağılmayla sonuçlanmasa da, dijital inovasyonun önünü açan bir dönüm noktası olmuştu. O dönemin en büyük faydalanıcılarından biri olan Google, şimdi aynı sürecin hedefi konumunda.
Şirket, alınacak kararlara yıllar sürecek temyiz süreçleriyle karşı koyabilir. Ancak birçok uzmana göre, ister doğrudan ister dolaylı olsun, bu davalar Google’ın iş yapış biçimini derinden etkileyecek. Ayrıca, halihazırda yapay zeka başta olmak üzere yeni alanlara yatırım yapan rakip şirketler Microsoft, OpenAI, DuckDuckGo ve diğerleri için eşsiz fırsatların kapısını aralayabilir.
Dönüşüm Zorunlu Hale Geldi
Google’ın karşı karşıya olduğu antitröst baskısı, sadece yasal bir mücadele değil, aynı zamanda teknoloji endüstrisinin geleceği adına verilen stratejik bir savaş. Bu sürecin sonunda ne çıkacağı henüz net değil. Ancak bir şey kesin: Eskisi gibi devam etmek artık mümkün değil.
Amerikan hukuk sistemi, dijital devlerin sadece bugünkü değil, gelecekteki güçlerini de denetlemek için devreye girmiş durumda. Ve bu kez, hem kamuoyu hem de mahkemeler, oyunun kurallarının yeniden yazılmasına hazır görünüyor.