Apple, 2025 mali yılının üçüncü çeyreğinde 900 milyon dolarlık ek maliyetle karşı karşıya kalabilir. Bunun nedeni, Amerika Birleşik Devletleri’nin uyguladığı ve giderek karmaşıklaşan ticaret tarifeleri. Apple CEO’su Tim Cook’un yatırımcılarla yaptığı son kazanç görüşmesinde yaptığı açıklamalar, Apple’ın bu zorlu ekonomik iklimde nasıl bir yol izlediğini gözler önüne serdi.
Görüşmede, özellikle Çin menşeli ürünlere uygulanan yüksek ithalat vergilerinin Apple’ın mali yapısına olan etkileri detaylı şekilde ele alındı. Cook, mevcut küresel tarife oranları, politikaları ve uygulamalarında herhangi bir değişiklik olmaması durumunda, Haziran çeyreği için Apple’ın karşılaşacağı ek maliyetin 900 milyon dolar seviyesinde olacağını öngördüklerini ifade etti. Ancak bu tahminin geleceğe yönelik projeksiyonlar için bir temel teşkil etmemesi gerektiğinin de altını çizdi.
“Haziran çeyreğinde geçerli olan bazı benzersiz avantajlar vardı” diyen Cook, söz konusu maliyet artışının istisnai koşullara dayandığını ve ilerleyen dönemlerde bu koşulların değişebileceğini belirtti. Yani Apple, gelecek çeyreklerde daha ağır tarifelerle karşılaşma riskini dışlamıyor.
Tarifelerin Teknik Arka Planı
Apple’ın özellikle Çin kaynaklı ürünleri ABD pazarına sunarken karşılaştığı en büyük engel, Trump yönetimi döneminde yürürlüğe giren ve bugün hâlâ etkisini sürdüren yüksek oranlı ithalat vergileri. Bunlar arasında, Çin menşeli ürünlere yönelik %20’lik temel tarife ve bazı AppleCare ve aksesuar kategorilerinde %145’e kadar çıkan ek vergiler yer alıyor.
Şirketin donanım ürünlerinin büyük kısmı, özellikle iPhone, iPad, Mac ve Apple Watch, Vietnam ve Hindistan gibi alternatif üretim merkezlerinden tedarik edilerek tarifelerin etkisinden kısmen korunmaya çalışılıyor. Örneğin, ABD’de satılan iPhone’ların çoğunun Hindistan’dan, iPad ve Mac gibi diğer ürünlerinse Vietnam’dan geldiği belirtiliyor.
Bu strateji, Apple’ın global tedarik zincirini daha esnek hale getirme çabasının bir parçası. Ancak tarifelerin karmaşık yapısı ve ani değişiklikler, planlamayı zorlaştırıyor. Cook, bu belirsizliğe dikkat çekerek, “Gelecekte ne olacağını tahmin etmek istemem çünkü tarifeler konusundaki gelişmeler oldukça öngörülemez” ifadelerini kullandı.
Yatırımcılar Temkinli, Apple İyimser
Tim Cook’un açıklamaları, yatırımcılar açısından bir nebze rahatlama sağladı. Mart çeyreğinde tarifelerin Apple üzerinde “sınırlı etki” yarattığını dile getiren Cook, 900 milyon dolarlık ek maliyetin yönetilebilir olduğunu belirtti. Yatırımcılar, bu açıklamaları “beklenenden iyi” olarak değerlendirse de, ABD’nin ticaret politikasındaki dalgalanmalar karşısında temkinli duruşlarını sürdürüyor.
Cook, Apple’ın uzun vadeli stratejilerine olan güvenini yinelerken, “Şirketi her zaman olduğu gibi düşünceli ve kasıtlı kararlarla yöneteceğiz. Yenilikçilikten ve kullanıcı odaklılıktan ödün vermeyeceğiz” dedi.
Tarifeler Geçici mi, Yeni Normal mi?
Apple örneği, teknoloji devlerinin giderek daha karmaşık hale gelen küresel ticaret sisteminde nasıl manevra yaptığını çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Çin ile olan üretim bağlarını zayıflatmaya çalışan Apple, aynı zamanda ABD iç pazarına sunduğu ürünleri daha az maliyetle ulaştırmanın yollarını arıyor. Ancak bu strateji, kısa vadede yüksek lojistik ve yeniden yapılanma maliyetleri anlamına geliyor.
Özellikle ABD Ticaret Bakanlığı’nın yarı iletken ürünlere yönelik başlattığı yeni soruşturmalar, teknoloji sektöründeki tarifelerin kapsamını daha da genişletebilir. Apple gibi küresel oyuncular için bu durum, belirsizliğin kısa vadeli değil, kalıcı bir gerçeklik olabileceğini gösteriyor.
Sessiz Fırtına mı, Yaklaşan Kriz mi?
Apple’ın mevcut tarife rejimiyle baş etme stratejisi, bugüne dek dikkatli adımlarla sürdürüldü. Ancak Tim Cook’un açıklamaları, bu stratejinin sınırlarına da işaret ediyor. 900 milyon dolarlık tahmini maliyet, yalnızca çeyreklik bir yük değil; aynı zamanda Apple’ın uzun vadeli kârlılığı ve üretim stratejileri üzerinde kalıcı etkiler bırakabilecek bir gelişme.
Şirketin inovasyon gücü ve finansal dayanıklılığı, bu tür ekonomik dalgalanmalarda önemli bir tampon görevi görüyor. Ancak ticaret politikalarındaki ani değişimler, sadece Apple’ı değil, tüm teknoloji sektörünü dönüştürebilecek potansiyele sahip. Şimdi gözler, hem ABD hükümetinin atacağı adımlarda hem de Apple’ın bu tür zorluklara karşı geliştireceği yeni stratejilerde.