Trump’ın 2026 NASA bütçesi, Elon Musk’a daha fazla para tahsis edecek

ABD Başkan Donald Trump’ın 2026 yılı için sunduğu NASA bütçe teklifi, uzay politikalarında köklü bir değişimin habercisi oldu. Uluslararası Uzay İstasyonu’na ayrılan kaynaklar ciddi şekilde kesilirken, Mars ve Ay odaklı programlara milyarlarca dolarlık yatırım planlanıyor. Bu yeni vizyon, Elon Musk’ın SpaceX’i için büyük fırsatlar sunarken, bilim camiasında da tartışma yaratıyor.

ISS’de Mürettebat Azalıyor, Araştırmalar Daralıyor

Trump yönetiminin açıkladığı 2026 NASA bütçesi, Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) için ayrılan fonlarda 508 milyon dolarlık bir kesinti öngörüyor. Bu kesinti, hem istasyonda görev yapacak astronot sayısının azaltılmasına hem de yürütülen bilimsel araştırmaların önemli ölçüde kısıtlanmasına yol açacak.

Beyaz Saray, bu kaynak daraltmasının gerekçesini, “ISS’nin araştırma kapasitesinin artık Ay ve Mars görevlerine katkı sağlamak üzere yeniden yönlendirilmesi” olarak açıklıyor. Ancak uzay politikası uzmanları bu yaklaşımı, bilimsel ilerlemeden çok, stratejik ve siyasi önceliklere dayalı bir yön değişikliği olarak değerlendiriyor.

Mars’a Milyar Dolarlık Atılım: SpaceX Öne Çıkıyor

Bütçe teklifinde öne çıkan en dikkat çekici unsur, Mars’a yönelik programlara 1 milyar dolarlık yeni bir kaynak ayrılması. Ayrıntılar henüz netleşmemiş olsa da, bu fonun büyük ölçüde Elon Musk’ın sahibi olduğu SpaceX’e gitmesi bekleniyor. Şirketin, 2026’da mürettebatsız bir Starship uçuşunu Mars’a göndermeyi planladığı biliniyor.

The New York Times’a göre, SpaceX’in bu bütçeden destek alması “muhtemel” görülüyor. NASA’dan sağlanacak olası finansman, şirketin Mars hedeflerine ulaşma çabasını hızlandırabilir. Bu gelişme, uzay yolculuğunda özel sektörün rolünü daha da güçlendiren bir paradigma değişikliğine işaret ediyor.

Ay Görevlerine 7 Milyar Dolar, SLS ve Orion Gözden Düşüyor

Trump’ın bütçe planı yalnızca Mars değil, Ay keşfi için de devasa kaynaklar öngörüyor. Ay’a yönelik projelere ayrılması planlanan 7 milyar dolarlık bütçe, Artemis programının hız kazanmasını sağlayabilir. Ancak dikkat çeken nokta, NASA’nın bugüne dek Ay görevlerinde kullandığı SLS roketi ve Orion kapsülünün, ticari alternatifler lehine zamanla terk edilmesi önerisi.

Bu öneri, geleneksel NASA teknolojilerinin yerini SpaceX gibi özel sektör oyuncularının yenilikçi sistemlerine bırakabileceğini gösteriyor. Ayrıca Artemis III görevinden sonra Lunar Gateway programının sonlandırılması planı da, NASA’nın Ay’daki uzun vadeli üs vizyonundan geri adım atabileceği şeklinde yorumlanıyor.

Bilimsel Misyonlara ve İklim Takibine Büyük Darbe

Bütçe teklifi yalnızca keşif hedeflerine değil, bilimsel araştırmalara da ciddi etkiler getiriyor. NASA’nın uzay bilimleri görevlerinden 2,26 milyar dolar kesilirken, Mars Sample Return (Mars’tan örnek getirme) gibi prestijli projelerin sonlandırılması gündeme geldi.

Yer bilimleri bütçesinde ise 1,16 milyar dolarlık kesinti dikkat çekiyor. Bu kesintiler, özellikle iklim değişikliğini takip eden düşük öncelikli uyduların feda edilmesi anlamına geliyor. Buna ek olarak, “yeşil havacılık” projeleri 346 milyon dolar, STEM eğitim programları ise 143 milyon dolar kayba uğrayacak.

“Tarihteki En Büyük Kesinti”

Uzay politikaları alanında faaliyet gösteren bağımsız kuruluş Planetary Society’nin politika şefi Casey Dreier, bu bütçeyi “Amerikan tarihinde NASA’ya yapılan en büyük tek yıllık kesinti” olarak tanımladı. Dreier, bu adımın ABD’nin uzaydaki liderlik rolünden geri çekildiği ve daha içe kapanık bir vizyon benimsediği yönünde kaygı verici bir işaret olduğunu belirtti.

Son Söz Kongre’nin

Trump’ın teklif ettiği bütçe planı henüz kesinleşmiş değil. ABD Yönetim ve Bütçe Ofisi’nin sunduğu belgeler, Kongre tarafından değerlendirilerek nihai hale getirilecek. Kongre üyelerinin, hem bilimsel toplumdan gelen eleştirileri hem de ulusal stratejik hedefleri dikkate alarak bu teklifi ne ölçüde değiştireceği merak konusu.

Uzayda Öncelik Değişimi mi, Vizyon Krizi mi?

Trump yönetiminin 2026 NASA bütçesi, Amerika’nın uzay hedeflerinde radikal bir dönüşümü işaret ediyor. Ay ve Mars’a yönelik agresif yatırım planları, ülkenin uzaydaki stratejik üstünlüğünü yeniden tesis etme hedefini barındırıyor olabilir. Ancak bu vizyon, bilimsel araştırmaların ve küresel iş birliklerinin arka plana atılması pahasına gerçekleşirse, kısa vadeli kazanımlar uzun vadeli kayıplarla gölgelenebilir.

Bu noktada asıl soru şu: ABD, uzayda bir sonraki büyük adımı atmaya mı hazırlanıyor, yoksa derin bir vizyon çatlağının eşiğinde mi?