ABD yönetiminin, ticaret müzakerelerinde Elon Musk’ın uydu internet şirketi Starlink’i önemli bir koz olarak masaya sürdüğü ortaya çıktı. The Washington Post’un elde ettiği sızdırılmış ABD Dışişleri Bakanlığı belgeleri, son aylarda birçok ülkenin Starlink’e lisans vermesi sürecinde ABD’nin aktif bir yönlendirme rolü oynadığını gösteriyor.
Söz konusu ülkeler arasında Hindistan, Somali, Lesotho, Bangladeş, Pakistan, Vietnam ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti gibi gelişmekte olan pazarlar bulunuyor. Bu ülkelerde Starlink’in faaliyete geçmesi için gerekli düzenleyici onayların hızla verilmeye başlandığı görülürken, süreçte ABD büyükelçiliklerinin ve Dışişleri Bakanlığı’nın yönlendirici tavrı dikkat çekiyor.
Tarifelerle Gelip Starlink’le Giden Diplomasi
Washington Post’un incelediği belgeler, ABD’nin söz konusu ülkelere Starlink’i benimsemeleri yönünde doğrudan telkinlerde bulunduğunu ortaya koyuyor. Her ne kadar resmi yazışmalarda Starlink’in lisanslandırılması ile düşük gümrük tarifeleri arasında doğrudan bir pazarlık bağı kurulmamış olsa da, birçok ülke bunu örtülü bir teşvik olarak yorumluyor.
Örneğin Hindistan, Starlink’in ülkede faaliyete geçmesi için gereken onayları hızla sağlayarak dikkat çekerken, Post’a konuşan bazı yetkililer bu adımın, ABD ile yapılacak olası ticaret anlaşmalarını kolaylaştırmak adına atıldığını ifade etti. Lesotho örneğiyse bu bağlamda daha çarpıcı: ABD’nin yüzde 50’lik gümrük tarifesi uyguladığı bu küçük Afrika ülkesi, Starlink ile 10 yıllık bir anlaşmaya imza attı.
Stratejik Ortaklık mı, Çıkar Çatışması mı?
SpaceX’in CEO’su Elon Musk’ın Trump yönetimiyle olan yakın ilişkisi, bu gelişmeleri daha da tartışmalı hâle getiriyor. Musk’ın, Beyaz Saray’la doğrudan bağlantıları olan bir iş insanı olarak, şirketinin ABD dış politikasının ekonomik enstrümanlarından biri haline gelmesi soru işaretlerine yol açtı.
Demokrat Senatörler, Washington Post’un haberinin ardından Başkan Donald Trump’a çağrıda bulunarak, Musk’ın devlet kaynaklarını kullanarak kişisel işlerini küresel ölçekte ilerletip ilerletmediğinin araştırılmasını talep etti. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamadaysa, “Amerikan şirketlerinin başarısı, Amerikan halkının menfaatinedir” vurgusu yapıldı ve herhangi bir çıkar çatışmasının söz konusu olmadığı savunuldu.
Dışişleri Bakanlığı ise konuyla ilgili değerlendirmesinde, “herhangi bir vatansever Amerikalı, özellikle Çinli rakiplere karşı küresel ölçekte bir Amerikan teknoloji şirketinin başarılı olmasını ister” ifadelerine yer verdi. Bu açıklama, Starlink’in yalnızca ticari değil, aynı zamanda jeopolitik bir araç olarak da değerlendirildiğini ortaya koyuyor.
Dijital Egemenlik Tartışmaları Alevleniyor
Starlink’in dünya genelinde hızla yayılması, yalnızca ticaret politikası açısından değil, dijital egemenlik bağlamında da kaygılar yaratıyor. Uydu internet hizmetlerinin yerel altyapıları bypass ederek doğrudan kullanıcıya ulaşması, veri güvenliği ve yerel regülasyonların etkinliği gibi konularda yeni sorular doğuruyor.
Uzmanlara göre, ABD’nin bu tür hizmetleri diplomatik araç olarak kullanması, gelecekte dijital hizmetlerin egemenlik unsuru olarak daha sık gündeme geleceğini gösteriyor. Starlink gibi şirketlerin bir yandan teknolojik fırsatlar sunarken diğer yandan küresel dengeleri nasıl etkileyebileceği sorusu, uluslararası hukuk ve ticaretin yeni cephelerinden biri olma yolunda ilerliyor.
Yıldızlar Arasında Diplomasi
ABD’nin Starlink’i ticaret politikalarının bir parçası haline getirmesi, ticaret ve teknoloji arasındaki sınırların giderek belirsizleştiğini ortaya koyuyor. Bu durum, küresel ticarette yeni bir dönemin habercisi olabilir: Uydu bağlantıları artık yalnızca internete erişim sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda masa başındaki müzakerelere yön veriyor.
Bu gelişmeler, teknolojinin sadece ekonomik değil, stratejik bir kaldıraç olarak nasıl kullanılabileceğini gözler önüne sererken; Musk’ın Starlink’i, artık yalnızca gökyüzünde değil, dünya diplomasisinin merkezinde de yükseliyor.